Selam forumdaşlar! Farklı açılardan bakmayı seven birinden samimi bir açılış
Son günlerde çevremde sıkça duyduğum bir soru var: “35 yıllık bina depreme dayanır mı?” Ben konulara tek bir pencereden bakmayı sevmeyen, farklı yaklaşımları dinleyip harmanlamaktan hoşlanan biriyim. O yüzden bu başlığı, rakamlara ve yönetmeliklere yaslananlarla, yaşam deneyimi ve toplumsal etkiler üzerine düşünenlerin fikirlerini buluşturmak için açıyorum. Amacım “tek doğru”ya ulaşmak değil; ortak bir akıl inşa etmek. Sizler neler düşünüyorsunuz?
Kısa uyarı ve çerçeve
Aşağıda “erkeklerin daha objektif/veri odaklı”, “kadınların daha duygusal/toplumsal etkiler odaklı yaklaşımları” diye iki çizgiden söz edeceğim. Bu, herkes böyle demek değil; gözlemlenen eğilimleri tartışma kolaylığı için iki başlıkta topluyorum. Hepimizin içinde her iki yön de var; farklı kombinasyonlarda ortaya çıkıyor.
1) Objektif ve veri odaklı yaklaşım: “Taşıyıcı sistem ne diyor?”
Bu çizgiye yakın olanlar (çoğu zaman erkeklerin temsil ettiği söylenir ama elbette sınırlar geçirgendir) konuyu şu sorularla açıyor:
- Bina hangi yönetmeliğe göre yapılmış? (1998 öncesi, 2007, 2018 sonrası fark eder.)
- Zemin etüdü var mı, sıvılaşma riski nedir?
- Beton dayanımı (ör. karot sonuçları) ve donatı durumu nasıl?
- Taşıyıcı sistemde korozyon, çatlak, kolon-kiriş birleşimleri, yumuşak kat, kısa kolon gibi riskler var mı?
- Sonradan yapılan tadilatlar (dükkan vitrin açmaları, kolon kesme iddiaları, ağır çatı kaplamaları) mevcut mu?
- Performans analizi (ör. TBDY’ye göre doğrusal/ilave doğrusal/itme analizi) yaptırıldı mı?
Bu yaklaşımın gücü, ölçülebilir ve tekrarlanabilir verilere dayanması. 35 yıl tek başına bir hüküm değil; 30 yaşındaki iyi bakılmış, mühendislik hizmeti görmüş bir bina bazı durumlarda 10 yaşındaki kötü detaylandırılmış bir binadan daha iyi performans gösterebilir. Yaş, yalnızca “bakıma/yenilemeye ihtiyaç ihtimali”ni artıran bir ipucu.
Eksileri? Bazen soğuk kaçabiliyor. “Veri yoksa yorum yok” denirken, insanlar evlerinden, anılarından, komşuluk bağlarından söz ettiklerinde bu yaklaşım duygu katmanını ıskalayabiliyor. Ayrıca her yerde aynı kalitede test ve rapora ulaşmak mümkün olmuyor; kaynak adaleti ve ekonomik erişim meseleleri devreye giriyor.
2) Duygusal ve toplumsal etkiler odaklı yaklaşım: “Ev, sadece beton değil”
Bu çizgi, çoğu tartışmada kadınların daha sık dile getirdiği alanları öne çıkarıyor: güven hissi, aile düzeni, çocukların okulu, yaşlıların binayı terk etmekte zorlanması, taşınma stresinin psikolojisi, kentsel dönüşümün sosyal ağları dağıtması, kiraların fırlaması, kiracı–ev sahibi gerilimleri vb. Sorular şöyle geliyor:
- “Kentsel dönüşüm olursa kira desteği yetiyor mu, ara süreçte nerede yaşayacağız?”
- “Taşınma sürecinde çocukların eğitimi ve bakım düzeni nasıl bozulacak?”
- “Mahalle dayanışması kaybolursa, özellikle yalnız yaşayan yaşlılar ne yapacak?”
- “Binanın güçlendirilmesi mümkünse, komşular arasında mali yük nasıl adil paylaşılacak?”
Bu yaklaşımın gücü, riskin insani yüzünü görünür kılması. Bir binanın dayanımı yalnızca mühendislik terimlerine değil, kararların uygulanabilirliğine de bağlı. Komşular anlaşmazsa en doğru teknik çözüm bile hayata geçmeyebilir. Duygusal/Toplumsal odak, “Ne yapılmalı?” kadar “Nasıl yapılabilir, kim neyi taşıyabilir?”i de tartışmaya dahil eder.
Eksileri? Sayısal çerçeve zayıf kalırsa, risk iletişimi muğlaklaşabilir. “İçime sinmiyor” önemli bir alarm ama tek başına eylem planı üretmeyebilir. Bu yüzden bu yaklaşım da ölçülebilir verilerle desteklendiğinde güçlenir.
3) İki hattı buluşturan pratik yol haritası
Bence en verimli çerçeve, mühendislik ölçütleriyle sosyal/ekonomik gerçekliği birlikte masaya koymak:
1. Hızlı ön tarama: Basit gözlemsel kontrol listesi (çatkı, korozyon, yumuşak kat, eklenti, temel çatlakları). Burada mühendis çağrısı için “eşik” belirlenir.
2. Profesyonel değerlendirme: Yetkin mühendislik ekiplerinden performans analizi, karot, donatı tespiti. Rapor anlaşılır dille özetlenmeli; yalnız teknik değil, karar vericilerin (kat malikleri) okuyabileceği bir versiyon da hazırlanmalı.
3. Seçenekler matrisi: (a) Güçlendirme, (b) Yık-yap, (c) Taşınma. Her biri için maliyet (kredi/hibe, kişi başı yük), süre, geçici barınma, toplumsal etkiler (okul/iş/ bakım düzeni), risk azaltma katsayısı gibi başlıklar yan yana yazılmalı.
4. Adil paylaşım modeli: Gelir düzeyi farklı komşular için katkı payı, taksit, belediye/merkezi destek, kiracı hakları. Sosyal duyarlılık olmadan teknik çözüm işlemiyor.
5. İletişim ve mutabakat: Apartman WhatsApp’ı yetmez; moderasyonlu toplantı, soruların yazılı yanıtlandığı bir SSS belgesi, karar çizelgesi.
6. Zaman çizelgesi ve denetim: Teknik iş programına paralel psikososyal destek (özellikle yaşlı ve çocuklu haneler için), taşınma/geri dönüş planı.
4) “35 yıl”ın pratik anlamı: Yaş bir uyarı, hüküm değil
- Malzeme yorulması ve bakım geçmişi: 35 yılda su yalıtımındaki defolar donatı korozyonunu hızlandırmış olabilir. Düzenli bakım yapıldıysa tablo değişir.
- Yönetmelik farkları: Eski yönetmeliklere göre tasarlanan binalar yeni deprem tehlike haritaları ve detaylandırma kurallarından geri kalabilir. Bu, otomatik yıkım kararı değildir ama “detaylı inceleme”yi mecbur kılar.
- Tadilat etkileri: Zemin kattaki dükkânlarda geniş vitrin açılması, taşıyıcıya müdahale risktir. Yaş tek başına değil, müdahale geçmişi ile birlikte anlam kazanır.
5) Saha deneyimlerinden kesitler (hayali örnekler, tartışma amaçlı)
- A Apartmanı (36 yaşında, deniz tabanına yakın zemin): Karot sonuçları sınırda, donatıda yer yer korozyon. Güçlendirme ile performans hedefi yakalanabilir görünmüş; fakat kiracı–ev sahibi anlaşmazlığı süreci kilitlemiş. Sonuç: Teknik olarak mümkün olan çözüm, sosyal mutabakat olmayınca beklemede.
- B Sitesi (33 yaşında, sağlam kaya zemin): Proje arşivi tam, bakımlar düzenli. Hızlı tarama olumlu, detay analiz orta risk göstermiş. Düşük maliyetli yerel güçlendirmeler planlanmış. Toplantılarda çocuklu ailelerin geçici konaklama kaygıları giderilince oybirliği çıkmış.
- C Blok (38 yaşında, sonradan çatıya ağır eklenti): Statik projede öngörülmeyen yük artışı performansı düşürmüş. Burada “yaş”tan çok “ek yük” belirleyici olmuş.
6) Forumda sık sorulan/kafa kurcalayan noktalar
- “Güçlendirme mi, yık-yap mı daha mantıklı?” → Bunu zemin + mevcut durum + maliyet/erişilebilirlik + zaman belirler. Tek reçete yok.
- “Komşular ikna olmuyorsa?” → Moderasyon, bağımsız ikinci görüş, belediyenin teknik birimiyle ortak bilgilendirme toplantısı, taksitli ödeme planları, kiracılar için açık hak çerçevesi.
- “Taşınma sürecinde kırılgan gruplar?” → Yaşlılar, engelliler, bebekli haneler için adres değişimi ve bakım koordinasyonu baştan planlanmalı.
- “Raporlara güven?” → Yetkin mühendis, şeffaf yöntem, gerektiğinde karşı rapor. Raporun yurttaşça okunabilir özeti şart.
7) Erkeklerin veri odaklı, kadınların toplumsal etkiler odaklı bakışlarının kesişimi
- Kesişim 1 – Risk iletişimi: Veri odaklı taraf, olasılık ve performansı basit grafik/tabloyla anlatır; toplumsal odak, “Bu ne anlama geliyor, günlük hayatımızı nasıl etkiler?”i çevirir. Böylece soyut sayı, somut karara dönüşür.
- Kesişim 2 – Önceliklendirme: Mühendislik raporu “kritik” diyorsa, toplumsal plan “geçici barınma + eğitim/iş sürekliliği” paketiyle eş zamanlı giderilir.
- Kesişim 3 – Adalet: Maliyet paylaşımı, gelir ve kırılganlık farklarını gözetir. Adil olmayan yük, teknik çözümü geciktirir; adil olan, uygulamayı hızlandırır.
8) Tartışmayı başlatacak sorular
- 35 yaş ve üzeri bir binada yaşıyorsanız, ilk yaptığınız/ yapacağınız üç adım ne olur?
- Güçlendirme sürecinde en büyük sosyal engel neydi: para, bilgi eksikliği, güvensizlik mi?
- Teknik raporu okuduğunuzda hangi kısım anlaşılmadı ve nasıl sadeleştirilse karar vermeniz kolaylaşırdı?
- Kentsel dönüşümde kiracı–ev sahibi dengesi sizce nasıl kurulmalı? Somut öneriniz var mı?
- Belediyeden/merkezî idareden en çok hangi destek kararı hızlandırırdı: kira yardımı artışı, kredi faizi, uzman havuzu, hukuki arabuluculuk?
9) Son söz: “Dayanır mı?” yerine “Nasıl dayanıklı hâle getirilir?”
“35 yıllık bina depreme dayanır mı?” sorusu tek cümlelik yanıtı olmayan, bağlama bağlı bir mesele. Yaş bir uyarı işareti; hükmü mühendislik incelemesi ve toplumsal uygulanabilirlik verir. En sağlıklı yol, veri ile insan hikâyesini aynı masada konuşturmak: Bir yanda karot sonuçları, donatı, performans analizi; diğer yanda kira, geçici barınma, eğitim ve bakım düzeni. Forumun gücü de burada: farklı zihinler, farklı deneyimler. Sizlerin tecrübesi, sorusu, karşılaştığınız engeller neler? Başlıktaki örneklerinize, fotoğrafsız/kişisel veri içermeyen rapor özetlerinize ve özellikle “kararı hızlandıran küçük çözümler”inizi bekliyorum. Çünkü bazen büyük adımı mümkün kılan, tam da o küçük ama akıllı dokunuş oluyor.
Son günlerde çevremde sıkça duyduğum bir soru var: “35 yıllık bina depreme dayanır mı?” Ben konulara tek bir pencereden bakmayı sevmeyen, farklı yaklaşımları dinleyip harmanlamaktan hoşlanan biriyim. O yüzden bu başlığı, rakamlara ve yönetmeliklere yaslananlarla, yaşam deneyimi ve toplumsal etkiler üzerine düşünenlerin fikirlerini buluşturmak için açıyorum. Amacım “tek doğru”ya ulaşmak değil; ortak bir akıl inşa etmek. Sizler neler düşünüyorsunuz?
Kısa uyarı ve çerçeve
Aşağıda “erkeklerin daha objektif/veri odaklı”, “kadınların daha duygusal/toplumsal etkiler odaklı yaklaşımları” diye iki çizgiden söz edeceğim. Bu, herkes böyle demek değil; gözlemlenen eğilimleri tartışma kolaylığı için iki başlıkta topluyorum. Hepimizin içinde her iki yön de var; farklı kombinasyonlarda ortaya çıkıyor.
1) Objektif ve veri odaklı yaklaşım: “Taşıyıcı sistem ne diyor?”
Bu çizgiye yakın olanlar (çoğu zaman erkeklerin temsil ettiği söylenir ama elbette sınırlar geçirgendir) konuyu şu sorularla açıyor:
- Bina hangi yönetmeliğe göre yapılmış? (1998 öncesi, 2007, 2018 sonrası fark eder.)
- Zemin etüdü var mı, sıvılaşma riski nedir?
- Beton dayanımı (ör. karot sonuçları) ve donatı durumu nasıl?
- Taşıyıcı sistemde korozyon, çatlak, kolon-kiriş birleşimleri, yumuşak kat, kısa kolon gibi riskler var mı?
- Sonradan yapılan tadilatlar (dükkan vitrin açmaları, kolon kesme iddiaları, ağır çatı kaplamaları) mevcut mu?
- Performans analizi (ör. TBDY’ye göre doğrusal/ilave doğrusal/itme analizi) yaptırıldı mı?
Bu yaklaşımın gücü, ölçülebilir ve tekrarlanabilir verilere dayanması. 35 yıl tek başına bir hüküm değil; 30 yaşındaki iyi bakılmış, mühendislik hizmeti görmüş bir bina bazı durumlarda 10 yaşındaki kötü detaylandırılmış bir binadan daha iyi performans gösterebilir. Yaş, yalnızca “bakıma/yenilemeye ihtiyaç ihtimali”ni artıran bir ipucu.
Eksileri? Bazen soğuk kaçabiliyor. “Veri yoksa yorum yok” denirken, insanlar evlerinden, anılarından, komşuluk bağlarından söz ettiklerinde bu yaklaşım duygu katmanını ıskalayabiliyor. Ayrıca her yerde aynı kalitede test ve rapora ulaşmak mümkün olmuyor; kaynak adaleti ve ekonomik erişim meseleleri devreye giriyor.
2) Duygusal ve toplumsal etkiler odaklı yaklaşım: “Ev, sadece beton değil”
Bu çizgi, çoğu tartışmada kadınların daha sık dile getirdiği alanları öne çıkarıyor: güven hissi, aile düzeni, çocukların okulu, yaşlıların binayı terk etmekte zorlanması, taşınma stresinin psikolojisi, kentsel dönüşümün sosyal ağları dağıtması, kiraların fırlaması, kiracı–ev sahibi gerilimleri vb. Sorular şöyle geliyor:
- “Kentsel dönüşüm olursa kira desteği yetiyor mu, ara süreçte nerede yaşayacağız?”
- “Taşınma sürecinde çocukların eğitimi ve bakım düzeni nasıl bozulacak?”
- “Mahalle dayanışması kaybolursa, özellikle yalnız yaşayan yaşlılar ne yapacak?”
- “Binanın güçlendirilmesi mümkünse, komşular arasında mali yük nasıl adil paylaşılacak?”
Bu yaklaşımın gücü, riskin insani yüzünü görünür kılması. Bir binanın dayanımı yalnızca mühendislik terimlerine değil, kararların uygulanabilirliğine de bağlı. Komşular anlaşmazsa en doğru teknik çözüm bile hayata geçmeyebilir. Duygusal/Toplumsal odak, “Ne yapılmalı?” kadar “Nasıl yapılabilir, kim neyi taşıyabilir?”i de tartışmaya dahil eder.
Eksileri? Sayısal çerçeve zayıf kalırsa, risk iletişimi muğlaklaşabilir. “İçime sinmiyor” önemli bir alarm ama tek başına eylem planı üretmeyebilir. Bu yüzden bu yaklaşım da ölçülebilir verilerle desteklendiğinde güçlenir.
3) İki hattı buluşturan pratik yol haritası
Bence en verimli çerçeve, mühendislik ölçütleriyle sosyal/ekonomik gerçekliği birlikte masaya koymak:
1. Hızlı ön tarama: Basit gözlemsel kontrol listesi (çatkı, korozyon, yumuşak kat, eklenti, temel çatlakları). Burada mühendis çağrısı için “eşik” belirlenir.
2. Profesyonel değerlendirme: Yetkin mühendislik ekiplerinden performans analizi, karot, donatı tespiti. Rapor anlaşılır dille özetlenmeli; yalnız teknik değil, karar vericilerin (kat malikleri) okuyabileceği bir versiyon da hazırlanmalı.
3. Seçenekler matrisi: (a) Güçlendirme, (b) Yık-yap, (c) Taşınma. Her biri için maliyet (kredi/hibe, kişi başı yük), süre, geçici barınma, toplumsal etkiler (okul/iş/ bakım düzeni), risk azaltma katsayısı gibi başlıklar yan yana yazılmalı.
4. Adil paylaşım modeli: Gelir düzeyi farklı komşular için katkı payı, taksit, belediye/merkezi destek, kiracı hakları. Sosyal duyarlılık olmadan teknik çözüm işlemiyor.
5. İletişim ve mutabakat: Apartman WhatsApp’ı yetmez; moderasyonlu toplantı, soruların yazılı yanıtlandığı bir SSS belgesi, karar çizelgesi.
6. Zaman çizelgesi ve denetim: Teknik iş programına paralel psikososyal destek (özellikle yaşlı ve çocuklu haneler için), taşınma/geri dönüş planı.
4) “35 yıl”ın pratik anlamı: Yaş bir uyarı, hüküm değil
- Malzeme yorulması ve bakım geçmişi: 35 yılda su yalıtımındaki defolar donatı korozyonunu hızlandırmış olabilir. Düzenli bakım yapıldıysa tablo değişir.
- Yönetmelik farkları: Eski yönetmeliklere göre tasarlanan binalar yeni deprem tehlike haritaları ve detaylandırma kurallarından geri kalabilir. Bu, otomatik yıkım kararı değildir ama “detaylı inceleme”yi mecbur kılar.
- Tadilat etkileri: Zemin kattaki dükkânlarda geniş vitrin açılması, taşıyıcıya müdahale risktir. Yaş tek başına değil, müdahale geçmişi ile birlikte anlam kazanır.
5) Saha deneyimlerinden kesitler (hayali örnekler, tartışma amaçlı)
- A Apartmanı (36 yaşında, deniz tabanına yakın zemin): Karot sonuçları sınırda, donatıda yer yer korozyon. Güçlendirme ile performans hedefi yakalanabilir görünmüş; fakat kiracı–ev sahibi anlaşmazlığı süreci kilitlemiş. Sonuç: Teknik olarak mümkün olan çözüm, sosyal mutabakat olmayınca beklemede.
- B Sitesi (33 yaşında, sağlam kaya zemin): Proje arşivi tam, bakımlar düzenli. Hızlı tarama olumlu, detay analiz orta risk göstermiş. Düşük maliyetli yerel güçlendirmeler planlanmış. Toplantılarda çocuklu ailelerin geçici konaklama kaygıları giderilince oybirliği çıkmış.
- C Blok (38 yaşında, sonradan çatıya ağır eklenti): Statik projede öngörülmeyen yük artışı performansı düşürmüş. Burada “yaş”tan çok “ek yük” belirleyici olmuş.
6) Forumda sık sorulan/kafa kurcalayan noktalar
- “Güçlendirme mi, yık-yap mı daha mantıklı?” → Bunu zemin + mevcut durum + maliyet/erişilebilirlik + zaman belirler. Tek reçete yok.
- “Komşular ikna olmuyorsa?” → Moderasyon, bağımsız ikinci görüş, belediyenin teknik birimiyle ortak bilgilendirme toplantısı, taksitli ödeme planları, kiracılar için açık hak çerçevesi.
- “Taşınma sürecinde kırılgan gruplar?” → Yaşlılar, engelliler, bebekli haneler için adres değişimi ve bakım koordinasyonu baştan planlanmalı.
- “Raporlara güven?” → Yetkin mühendis, şeffaf yöntem, gerektiğinde karşı rapor. Raporun yurttaşça okunabilir özeti şart.
7) Erkeklerin veri odaklı, kadınların toplumsal etkiler odaklı bakışlarının kesişimi
- Kesişim 1 – Risk iletişimi: Veri odaklı taraf, olasılık ve performansı basit grafik/tabloyla anlatır; toplumsal odak, “Bu ne anlama geliyor, günlük hayatımızı nasıl etkiler?”i çevirir. Böylece soyut sayı, somut karara dönüşür.
- Kesişim 2 – Önceliklendirme: Mühendislik raporu “kritik” diyorsa, toplumsal plan “geçici barınma + eğitim/iş sürekliliği” paketiyle eş zamanlı giderilir.
- Kesişim 3 – Adalet: Maliyet paylaşımı, gelir ve kırılganlık farklarını gözetir. Adil olmayan yük, teknik çözümü geciktirir; adil olan, uygulamayı hızlandırır.
8) Tartışmayı başlatacak sorular
- 35 yaş ve üzeri bir binada yaşıyorsanız, ilk yaptığınız/ yapacağınız üç adım ne olur?
- Güçlendirme sürecinde en büyük sosyal engel neydi: para, bilgi eksikliği, güvensizlik mi?
- Teknik raporu okuduğunuzda hangi kısım anlaşılmadı ve nasıl sadeleştirilse karar vermeniz kolaylaşırdı?
- Kentsel dönüşümde kiracı–ev sahibi dengesi sizce nasıl kurulmalı? Somut öneriniz var mı?
- Belediyeden/merkezî idareden en çok hangi destek kararı hızlandırırdı: kira yardımı artışı, kredi faizi, uzman havuzu, hukuki arabuluculuk?
9) Son söz: “Dayanır mı?” yerine “Nasıl dayanıklı hâle getirilir?”
“35 yıllık bina depreme dayanır mı?” sorusu tek cümlelik yanıtı olmayan, bağlama bağlı bir mesele. Yaş bir uyarı işareti; hükmü mühendislik incelemesi ve toplumsal uygulanabilirlik verir. En sağlıklı yol, veri ile insan hikâyesini aynı masada konuşturmak: Bir yanda karot sonuçları, donatı, performans analizi; diğer yanda kira, geçici barınma, eğitim ve bakım düzeni. Forumun gücü de burada: farklı zihinler, farklı deneyimler. Sizlerin tecrübesi, sorusu, karşılaştığınız engeller neler? Başlıktaki örneklerinize, fotoğrafsız/kişisel veri içermeyen rapor özetlerinize ve özellikle “kararı hızlandıran küçük çözümler”inizi bekliyorum. Çünkü bazen büyük adımı mümkün kılan, tam da o küçük ama akıllı dokunuş oluyor.